Afganistan emperyalizmin insafına bırakılmamalıdır

Doğusunda Pakistan, kuzeyinde Türkmenistan, Tacikistan ve Özbekistan, batısında ve güneyinde İran bulunan Afganistan’ın nüfusunun yüzde 40’ı Peştun, yüzde 24’ü Tacik, yüzde 15’i Hazara Türk’ü, yüzde 11’i Özbek Türkü, yüzde 4’ü Türkmen, yüzde 3’ü Aymak, yüzde 2’si Beluci, yüzde 1’i de diğer unsurlardan oluşmaktadır. Bu ülkede 8 milyon civarında Türk yaşamaktadır.

Afganistan da Türkiye gibi stratejik öneme sahip bir coğrafyada bulunmaktadır. Hatta bulunduğu coğrafyada kilit noktada yer alan ülkelerden biridir. Bu sebeple Afganistan 1979 yılında Sovyetler Birliği olarak bilinen devlet tarafından işgal edilerek, Ortadoğu ülkeleri, Pakistan ve Çin üzerinde hâkimiyet tesis edilmeye çalışılmışsa da, Rusların yaklaşık 10 yıl süren işgalinde bir milyondan fazla insanın öldüğü Afganistan’ı terk etmelerinin ardından bu ülke 2001 yılında Amerika tarafından Talibanla mücadele etmek bahanesiyle bir işgal daha görmüş ve 20 yıl süren işgalin ardından işgalci Amerikalılar da işgalci Rus’lar gibi tasını tarağını toplamadan Afganistan’dan kaçmak zorunda kalmışlardır.

Önce Rus’ların sonra Amerikalıların işgalindeyken bile, Afganistan hiç durulmamış, gittikçe karmaşık bir hal alan, belirsiz ve kaotik bir ortama sürüklenmiş; hızla yıkım sürecine doğru yol almıştır.

Bu güne gelindiğinde ülkenin başkenti olan Kabil şehri bile hiçbir direnişle karşılaşmadan Taliban tarafından ele geçirilmiştir. Taliban’ın Kabil’i işgal etmesinin hemen öncesinde devletin cumhurbaşkanı ülkesinden kaçmış ve ülkede zaten çökmüş durumda olan devlet temelli yok olmuştur.

Afganistan halkının çektiği zulmün, sefaletin ve binlerce insanın ölmesinin sebebi başta Amerika, İngiltere ve Rusya olmak üzere bölge halklarını sömürmeye devam etmek isteyen diğer sömürgeci devletlerdir.

Afganistan ile ortak sınırımız olmasa bile iç barışa, toplumsal huzura ve siyasi istikrara kavuşması bizim için önemlidir. Coğrafi olarak bu ülke ile aramızda sadece İran vardır. Afganistan’ın sorunlarının görmezden gelinmesi ve bölgedeki gelişmelere duyarsız kalınması durumunda milli çıkarlarımıza ve milli güvenliğimize yönelik tehditler daha da büyüyecektir. Bu sebeple bölgedeki gelişmeler her türlü ihtimal gözetilip değerlendirilmelidir. Bir adım sonrası düşünülerek uzun vadeli siyasi kararlara ve siyasi duruşlara ihtiyaç vardır.

Afganistan’daki sorun göç sorunu değildir. Afganistan, emperyalist devletlerin insafına bırakılmamalı, hem devletimizin geleceği, hem bizim hem de komşu ülkelerin huzur ve güveni için bu ülkedeki devlet otoritesi ile huzur ve güven ortamının temin edilip sürdürülmesi amacıyla ciddi politikalar geliştirilip derhal uygulanmalıdır.