ANKARA’YA KAMAN’I GÖTÜRDÜM GÜZEL BİR SOBAHAR GÜNÜNDE

Mümtaz Boyacıoğlu
Mümtaz BOYACIOĞLU: Emekli öğretmen, Şair, Yazar ve Araştırmacı. Bu zamana kadar çok sayıda gazete ve dergide makaleleri yayınlandı. Kaman tarihi, kültürü ve yaşantısı üzerine çok fazla kaynak ve bilgiye sahip. Ülkemizdeki ilk Abdallar Derneği Kurucu Başkanı ve ilk defa Abdallar Festivalinin organize eden kişi. Yayınlanmış 4 adet kitabı mevcuttur.
04.01.2019
636
A+
A-

İhsan Güzelküçük’ten hastalık korkuyor. Hastalığı ve ameliyatı köşeye sıkıştırmış. Belli tedavilerini olmuş. Her gün, gün doğarken günlüğünü yazıyor, gezisini yapıp sonra kahvesini ve sigarasını tellendirip yaşamın keyfini çıkarıyor. Ankara’ya gelişimde, Prof. Seyfi Kulaksız ile görüşüp ilk olarak İhsan Güzelküçük’ü ziyaret ettik. 23 Ekim 2018 Salı sabahı. Ekim ayının en güzel günlerinden biri. Saat 11.00 gibi Etlik Aşağı Eğlence Mirim Kafe, İhsan’ın mekânı. Köşede camın kenarı, masada kahve, yarım bardak su, sigara ve çakmak. Bizi görünce keyifle kalktı yerinden. Sarmaş dolaş kucaklaşıp yerlerimize oturduk. Sohbet sırasında kahvelerimiz söylendi. Sigaranın masamızda fazla olduğunu söyledim. “Mümtaz koca Ankara’da yapayalnızım. Onu da bana çok görmeyin ne olur,” dedi. Hemen Kaman anılarına gittik. Bizi eğlendirdi, güldürdü. “Keşke her gün böyle aniden gelseniz,” dedi. İmzalı kitabımı inceledi. Kısa yorumlar, şakalaşmalarla ne çabuk geçti iki saatimiz. Kolay olmadı İhsan’dan izin alıp ayrılmak. 1944’de Kaman kaza olur. Bizim çocukluğumuz döneminde Kaman’da olan ilkokul yanar. Yenihayat İlkokulu şimdiki yerine yapılır. Eski hapishane ile hastanenin arasına da ilk kez Kaman Ortaokulu yapılarak 1949 yılında eğitim ve öğretime açılır. Yenihayat İlkokuluna yeteri kadar öğrenci bulunur. Ortaokulda okuyan öğrenci sayısı azdır. O yıllarda İlkokul ve Ortaokulu bitirenlerin devlet dairelerinde ve özelde de iş bulurlar. Okumanın önemini kavrayan anne ve babalar çocuklarını bu okullara göndermeye başlarlar. 1960–1970’li yıllardan itibaren Kaman Ortaokulunda okumak için köylerden de öğrenciler akın etmeye başlar. Köylerden gelen öğrenciler, tek gözlü ve iğreti evlerde kalırlar. Gaz lambası ışığında, ekmek tahtalarının üzerinde ders çalışırlar. Bu öğrencilerin yiyecek ve barınma gereksinimleri o günkü şartlarda köyden eşek ve kağnılarla taşınır. Çarığı ve çobanlığı iyi bilen o günkü bizler ortaokullarda, daha sonraları liselerde, yatılı meslek okullarında ve yatılı askeri okullarda, 1970’li, 1980’li yıllarda Üniversitelerde okumaya dört elle sarıldık. Hemen hemen hepimiz bir memur olarak Anadolu’ya çekirge gibi dağıldık. Özellikle büyük çoğunluğu Anadolu şehirlerinden Kaman’a ve köylerine dönmediler. Daha çok da Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlere yerleştiler. Gurbette sıla özlemi çekenler ilk yıllarda topraklarından bağlarını koparamadılar. Yıllar geçtikçe ve ekonomik sıkıntılar ağır bastıkça gelip gitmeler azaldı. Son yıllarda arabaların çoğalması, emeklilerin artması ile yeniden köylere dönmede bir canlılık görülüyor. Ölüm, düğün, bayram yaşlılık ve hastalık gibi sosyal yaşam biçimi, sıla–gurbet bağını koparamadı. Ankara bizim en yakın komşu ilimiz. Buradan ayağımız eksik olmaz. Sıkça gelir gideriz. Burada pek çok hemşerimiz var. En son bu gelişimde hemşerilerimizle buluşup, hasret gidermek, kendilerine kitabımı imzalayıp, KAMAN konulu söyleşide bulunmak istedim. Şemsettin Uçar ve Sakıp Akdoğan ile görüştüm. Fikrimi olumlu karşılayıp yer ve zamanı belirlediler. “24 Ekim 2018 Çarşamba günü saat 13.30 da Necatibey Caddesi no; 23, kat 7 Türkiye Petrolleri Lokalinde dost ve hemşerilerimle kitap imza ve Kaman söyleşimizde buluşmak dileklerimle” yazılı duyuruyu Ankara’da bulunan birçok tanıdık eş ve dostlara bu günkü teknoloji ile bildirdim. Bu duyuruya Şemsettin Uçar, Sakıp Akdoğan, Fuat Yılmaz, Muzaffer Nacioğlu, Sefer Özdemir, Özer Çiftçi, Şükriye Atak, Yeğenlerim Fatma Boyacıoğlu, Lale Boyacıoğlu, Zeynep Boyacıoğlu, Harun Ekici, Rıdvan Dayı ve Turan Kaya katıldılar. Hasretlik dorukta, gurbet pek uzak olmasa da beşiğin arkası gurbet örneği, sarmaş dolaş, hoş beşler, gülen yüzler arasında çaylı pastalı hazırlanan masaların etrafında yerlerimizi aldık. Gözler daha çok benim üzerimde olsa da yeni görüşenler de heyecanla birbirlerine sarılıyor, kısaca hal hatır sormakla tamamlanıyor karşılaşma töreni. Bu koyun kuzu karışımı örneği törenin ardından Şemsettin Uçar, “Buyur Mümtaz Ağabey, söz sizde. Bize dağarcığınızda Kaman’dan neler getirdiniz?” dedi “Değerli hemşerilerim, arkadaşlarım, öğrencilerim ve yeğenlerim; Öncelikle size kendimi getirdim. Yeni bastırdığım “KARARTILAMAYAN IŞIKLAR – KÖY ENSTİTÜLERİ” Kitabımı getirdim. Size “KAMAN”ı getirdim. Kaman’a iki kez gelerek atalarımızı ve bizleri onurlandıran “MUSTAFA KEMAL”i getirdim. Size “CEVİZİ”, Cevizin merkezi “KAMAN”ı ve “CEVİZİN BABASI LOKMAN AVŞAR”ı getirdim. Dünyanın ortası olan “KALEHÖYÜK”ü ve dünyada ilk kez yeşil müze ödülünü alan “KAMAN KALEHÖYÜK MÜZESİNİ” getirdim. Çıktım yücesine seyran eyledim, / Cebel önü çayır çimen görünür, / Bir firkat geldi de coştum ağladım, / Al yeşil bahçeli Kaman görünür, diyen dağların korkusuz kahramanı “DADALOĞLU”nu getirdim. Kaman’da birlikte iç içe yaşadığımız Kültür Kaynaklarımız, Türk Halk Müziğimizin kaynağı ve taşıyıcıları olan, “ABDALLARIMIZI” getirdim.” Bu konuların hepsini dilimin döndüğünce anlattıktan sonra bir abdal fıkrası ile sözümü bitirdim. Konuşmalarımı ilgi ile izleyen arkadaşlarımın sorularını da yanıtladıktan sonra yeni bastırdığım “KARARTILAMAYAN IŞIKLAR–KÖY ENSTİTÜLERİ” Kitabımı imzalayarak burada bulunanlara hediye ettim. Çay ve pasta molasında çeşitli anılar, fıkralar ve yaşam örneklerinden kesitlerle bitirdik bu günkü buluşmamızı. 24 Ekim 2018 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR  İsmimiz ve hayatımız sadece bize mi ait?
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Bir Cevap Yazın

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.