Gel Gör Beni Dil Neyledi

29.04.2020
641
A+
A-

Dil sadece tat almaya yaramaz. Ellerimiz, ayaklarımız ve diğer bazı organlarımız gibi, dilimiz de ses dalgalarını düzenleyip bir forma sokarak insan beyninin bir kısım emir ve talimatlarını dışa aktaran bir organımızdır.

Dil, insan yaşamının başlangıcında anne-babasıyla diğer aile üyeleri ve yakın çevresiyle bağlantı kurduğu, onlara meramını anlattığı, acıktığını, üşüdüğünü, özlediğini, onları sevdiğini söylediği bir ses düzeni olarak biçimlense de; zamanla insanın geçmişinden geleceğine bağlantı kurduğu, tüm duygu ve düşüncelerini ifade etmekle birlikte ailesinin ve kendisinin geçimini sağlayıp her türlü birikimini geleceğe aktardığı ve zaman içinde insanın karakteriyle bütünleşip, karakterinin bir parçası haline gelen bir iletişim aracıdır.

Yani dili bir organdan çok bir iletişim aracı olarak görmek yanlış olmaz. Bu sebeple; insanın dilinden dökülen sözler, o insanın beyninde sizin hakkınızda ya da aktardığı konu ile ilgili genel olarak ne tür duygulara ve düşüncelere sahip olduğunun da işaretidir.

Bu yüzden iyi bir gözlemci, sohbet ettiği bir insanın sözlerini doğru analiz ettiğinde, o insanın gerçek düşüncesinin ne olduğunu veya o sıradaki ruh halini, muhakeme yeteneğini, güvenilirliğini, doğru söyleyip söylemediğini, rahatlıkla anlayabilir. “O zaten insan sarrafıdır” lafı da, insan dilini iyi ölçüp biçerek onu değerlendirenler için söylenmiştir.

Bu cümleden hareketle, bir konuda güzel sözler söyleyen herkesin o konu ile ilgili beynindeki her düşünceyi düşündüğü gibi dışa aktardığını anlamamak gerekir.

Çünkü beyin hesapsız değildir. Sağlıklı bir insan beyni hesap makinesi gibidir. Refleks dediğimiz ani tepkiler dışında, düşündüklerini sözle, el-kol hareketleriyle, gözlerle veya başka davranışlarla dışa vurmadan önce, o düşünceyi dışa nasıl aktaracağının hesabını da yapar. Beynimiz o hesabı yaparken hem kendi çıkarını hem de karşıdaki insanın tepkisinin ne olabileceğini tahmin ederek hareket eder ve kendi düşüncesini dışa vururken kesinlikle birçok dengeyi gözetir.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR  Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemle İlgili Geçmişte Yaşananlar

Beyin her zaman duygu ve düşüncelerini elle, dille, gözle dışa vurmaz. Bazen de karşıdakinin veya kendisinin ya da toplumun zarar göreceğini düşünerek, duygu ve düşüncelerini içinde saklar, susar. Susmak da bir tür dışa vurmadır. “Söz gümüşse, sükût altındır” sözü boşa söylenmemiştir.

Söz vardır “Yılanı deliğinden çıkarır”, söz vardır söyleyene müebbet hapis hayatı yaşatır.

Söz yola çıktıktan sonra dönüşü olmaz. “Dilim kopsaydı da o lafı söylemeseydim” dememek için, sözümüz dilimizden dökülmeden önce dilimize hâkim olmamız gerekir.

Dil bu!

Bazen bir patavatsızlık yapıp her şeyi berbat eder, el içine çıkamazsınız.

Bazen kılıçtan keskin olur. Hatta “Kılıç yarası iyileşir, dil yarası iyileşmez.”

Dil bu!

Bazen “Canın çıksın!” der. Bazen “Canın cehenneme!” der. Bazen de hızını alamayıp hatır gönül koymaz; hatta küfür eder.

Dil bu!

Bazen “Canım!” der. Bazen “Canımın içi!” der. Bazen “Canım ağzıma geldi!” der.

“Kırmızı gülün alı!” der. “Al elmanın yeşili!” der. Bazen “Tatlı dillim, güler yüzlüm/ Gönlüm hep seni arıyor/ Neredesin sen!” diyerek, seni dağda tepede dolaştırır.

Dil bu!

Bazen vezir eder. Bazen de rezil eder.

Doğruyu söylemek, sadece doğru sözü doğru yerde söylemek değildir; yanlış bir sözü söylemek üzereyken dilimize hâkim olmak da, bir tür doğruyu söylemektir.

Sağlıkla kalın.

YORUMLAR

Bir Cevap Yazın

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.