Kaman’ın Nesi Var? -2-

Mümtaz Boyacıoğlu
Mümtaz BOYACIOĞLU: Emekli öğretmen, Şair, Yazar ve Araştırmacı. Bu zamana kadar çok sayıda gazete ve dergide makaleleri yayınlandı. Kaman tarihi, kültürü ve yaşantısı üzerine çok fazla kaynak ve bilgiye sahip. Ülkemizdeki ilk Abdallar Derneği Kurucu Başkanı ve ilk defa Abdallar Festivalinin organize eden kişi. Yayınlanmış 4 adet kitabı mevcuttur.
21.08.2019
744
A+
A-

Kaman Cevizi ve Lokman Avşar, – 4 –

Yıllar önce, Kaman dışında manavlarda ve seyyar tezgâhlarda satılan cevizlerin üzerinde “KAMAN CEVİZİ” yazısını orta yaş ve üzerinde olanlar görmüştür. Hatta satıcılara müdahale edenler bile olmuştur. Böyle hazır bir pazarın üstüne konmak gerekiyordu.

Kaman Cevizinin geleceğini gören Belediye Başkanımız Y. Ziya Aygün, Kaman cevizine sahiplenmek ve daha geniş kitlelere ulaşmak ve ekonomik getirisine de Kaman halkı olarak ortak olmak istemiştir. İşte bu amaçla olmalı ki, 3-4 ceviz ve “gelecek yıllarda Kaman Ceviz şenliğinde buluşalım,” yazısının bulunduğu küçük naylon poşetler hazırlatılmış. 1986 veya 1987 yılları olabilir. Kırşehir’deki Ahi Evran etkinliklerine gitmeden önce Kaman Devrim ilkokulunda benim yönetimimdeki folklor ekibini de davet etmişti.

O yıl Ahi Evran şenliklerine birlikte katıldık. Resmi törenin bitimine yakın, torbalarla gelen cevizli paketleri bizim öğrencilerimiz protokole ve halka dağıttı. Kaman Cevizinin adını ve tadını dağıtan öğrencilerimizin mutlulukları görmeye değerdi. Büyük ilgi gören bu dağıtma işini törene gelen heyet ve öğrencilerle birlikte de sevinçle izledik. Çok tebrik ve teşekkür aldık. Kaman’a dönerken de yaptığımız işin önemini tartışarak geldik.

Y. Ziya Aygün döneminde her nedense Kaman ceviz şenliği yapılamadı. Fakat Cevizimizin isim rüzgarı ve Kırşehir çıkartmasının dalgaları devam etti.

1989 yılında Belediye başkanı seçilen H. Yusuf Canpolat, bu iş takip etti. 1990 yılında ilk KAMAN CEVİZ KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİNİ BAŞLATTI. Ceviz konusunda çalışmalar yapan Yüksek Ziraat Mühendisi Lokman AVŞAR da ceviz komitesinin başına getirildi.

Lokman Avşar yatıp oturmadan çalışmalarına devam etti. Ceviz bahçelerinden topladığı cevizleri bilimsel olarak tarttı, ölçtü – biçti. Kaman 1, 2, 3, 4, ve 5 çeşitlerini tespit ederek bilim çevrelerine ve halkımıza sundu. Evet, cevizin ilk ışığı ateşlendi ve aydınlığı yayılmaya başladı.

Sıra gelmişti ceviz bahçelerinin kurulmasına. Lokman Avşar hiç zaman kaybetmeden Ceviz bahçeleri kurma seferberliğini başlattı. Belediyenin teknik imkanları ile bahçeler çevrilmeye, çukurlar kazılmaya ve tespit edilen Kaman Cevizinin tohumları toprakla buluşmaya başladı. Tam o günlerde Lokman AVŞAR’IN neşesini, umudunu ve duygularını anlamakta zorluk çekmiyorduk. Bu seferberlik hızlı gelişti ve hala devam ediyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR  ANKARA’YA KAMAN’I GÖTÜRDÜM GÜZEL BİR SOBAHAR GÜNÜNDE

Lokman Avşar’ın başlattığı bu gelişme hızla devam ederken, bazı ceviz üreticileri tarafından, “Lokman Avşar bize aşıyı önermedi,” gibi söylentilere başladılar. (Bu araya kısa bir not eklemek yerinde olur kanısındayım. Taşla başlayan tekerleğin icadı, zamanla gelişmelerle bu günkü yerini aldı.)

2004 yılında aramızdan ayrılan Lokman Avşar’ın ruhuna bir fatiha okunması için Ceviz festivali programlarına, “Lokman Avşar’ın mezarını ziyaretedilir,” maddesi kondu. Fakat bazı yıllarda ziyarete gidecek kişiler olmadığından, Belediye Başkanımız Erhan Talu, bir hoca, ben, Lokman Avşar’ın hanımı, birkaç belediye personeli çağrılarak 7- 8 kadar kişi ile gittiğimiz oldu. ( Ceviz üreticileri ürettikleri cevizleri satmakla uğraşarak, anma törenine katılamadılar.)Hoca bir kuran okudu, ben de Lokman Avşar’ın yaşamı ile ilgili bilgiler verdim.

Bu ve bundan sonraki yapılan festivallerde, Kaman Cevizinin tanıtımında çok büyük emeği geçen LOKMAN AVŞAR ve KAMAN CEVİZİNİN ekonomik getirisini ve Kaman Kültürüne neler getirebildiği konularında, yerel akademisyenlerle ve ceviz kültürü ile iç içe yaşayanlarla paneller, konferanslar düzenleyerek “Ahde vefa borcumuzu” ödeyebiliriz diye düşünüyorum.

DADALOĞLU Kaman’da, – 5 –

Çıktım yücesine seyran eyledim
Cebel önü çayır çimen görünür.
Bir firkat geldi de coştum ağladım
Al yeşil bahçeli “KAMAN” görünür

19. Yüzyılda dağların korkusuz halk ozanlarından olan Dadaloğlu, 1785-1876 yılları arasında Çukurova, Toroslar ve Anadolu’da konar – göçer Avşar Türkmen Aşiretleri ile birlikte dolaşarak yaşamış toplumcu bir halk ozanıdır.

Dadaloğlu’nun şiirlerinde, içinde yetiştiği dönemin ve Avşarların tarihini, yaşam biçimlerini, Türkmen yiğitlerinin kılıç sallayışlarının, at binişlerinin öykülerini ve kültürlerini görüyoruz.

Osmanlı ordusunun zorlamaları ile konar – göçer Avşar Türkmenleri istemeyerek de olsa, bir kısmı Kaman’ın köylerine yerleşmişler.

Son kafile ile Dadaloğlu da Kozan’a gider. Bir süre burada yaşadıktan ve yaşlandıktan sonra Hamit köyündeki ikinci eşinin yanına gelmek ister. Hamit’teki Cerit beyleri Dadaloğlu’nu köylerine koymazlar. Bir süre Kaman köylerine yerleşen Avşarların köylerinde yaşamını sürdürür. Artık yaşlanmıştır. Yokluk, yaşlılık ve geçim sıkıntıları ağır basınca Kaman’ın kuzeyindeki Terelik çayı üzerindeki Mamalı su değirmenine sığınır. Bir süre de burada yaşadıktan sonra vefat eder. Değirmencilerin cenazeyi bir tepeye gömdükleri söylenir fakat yeri bilinmez.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR  Kaman Tarihinde Besmeç

Kaman halkı ve çevre köylerden Kaman’a gelip gidenler, geceleri Kaman’ın kuzeyindeki ziyaret tepesinde ara sıra bir ışığın yandığını, bir karartının sabaha karşı kuluncak özüne doğru gittiğini, orada abdest aldığı söylentileri yayılır. Yine halk arasında bu ermiş kişi olsa, olsa Dadaloğlu olabilir sözü çevreye yayılır.

Araştırmacı yazar Yaşar Şahin öğretmen arkadaşımın uzun araştırma ve incelemeleri Kaman Ak Haber Gazetesinde yayınlanır. O yılların belediye başkanı H. Yusuf Canpolat konuyu sahiplenir. İl genel meclis üyesi H. Ali Kutlu bu konuyu Valiliğe taşır. Valiliğin aldığı kararla Dadaloğlu’nun mezarının Ziyaret tepesinde olduğu varsayımı Kültür Bakanlığına bildirilir. Ziyaret tepesine Kaman belediyesince DADALOĞLU ANIT MEZARI yapılır. Gönderilen raporları inceleyen Kültür bakanlığı, yerinde de yaptığı incelemeler sonrası, Anıt mezarın hemen yanına şimdiki DADALOĞLU HEYKELİNİ yaptırır. Dadaloğlu’nun Anıt Mezarı ve heykeli Kaman Halkının ve tüm sevenlerin ziyaretine açılır.

30 Nisan 2011 ve 25 Temmuz 2019 tarihlerinde 1. ve 2. DADALOĞLU anma etkinlikleri Kaman belediyemizce düzenlenmiştir. Kaman – Kırşehir şair ve ozanlarının katılımlarıyla yapılan şiir dinletisi ve anma etkinlikleri, halkımızın da beğenisini kazanmıştır. Dadaloğlu şiir dinleti ve anma etkinliğinin her yıl yapılması da belediyemizden istenmiştir.

Dadaloğlu’nun mezarı ve heykelinin bulunduğu tepeye Yusuf Canpolat döneminde belediye meclis kara ile DADALOĞLU KÜLTÜR PARKI adı verilmiştir. Son yıllarda gözden uzak bu parkın bakımsız olduğunu görüyoruz. Dadaloğlu’nun adına yakışır bu parkın, çevre mühendislerinin çizeceği proje ile düzenlenerek DADALOĞLU VE ANADOLU HALK OZANLARI KÜLTÜR PARKI olarak görmek ve konuklarımızı gezdirebileceğimiz nezih bir yer olmasını istiyor ve bekliyoruz.

ABDALLAR Kaman’da, – 6 –

Orta Asya’dan sazları ağıtları ve türküleri ile Anadolu’ya gelen Abdalların ana meslekleri saz – keman, davul – zurna ile gençleri birleştiren, düğünlerin olmazsa olmazları olmuşlardır. Daha çok Anadolu köylerinde gezerek düğünleri neşelendiren ve çocuk sünnetleri yapan Abdallar, ilk gelişlerinde Kaman’ın köylerine yerleşmişler, 1950’li yıllarda Kaman Belediye Başkanı Elvan Kaman’ın destekleri ile Kuşkale’nin kuzey yamacındaki taş ocaklarının çevresine, yerleşmişlerdir. Neden Kuşkale? “Bizler atalarımızdan gördüğümüz güzel keklik sevdasından vazgeçemeyiz. Boş zamanlarımızda güzel keklik ile söyleşir, dertleşir konuşuruz. Baharda, dağlarda kekliklerimizin ötüşünü dinler karşılıklı atışmalarını tercüme ederiz. Bu nedenle Kuşkale’de keklik sesi duyarız diye burayı seçtik,” derler büyükleri.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR  Kaman'a Atatürk Evi ve Müzesi Yapılması Sunumu

Kendi iç dünyalarında sessiz sedasız onurluca yaşamlarını sürdüren Abdal komşularımız, düğün azlığından, nüfus çokluğundan zamanla çok önemli geçim sıkıntıları çekmişlerdir. Bu nedenle tefecilerin eline düşen Abdal komşularımız uzun yıllar tefecilerin baskılarından kurtulamayıp ev eşyalarını bile satmak zorunda kalmışlar. Kadınları ise yorgan dikmeyi öğrenip aile bütçesine katkıda bulunmuşlardır. Geçim sıkıntıların ağır basması sonucu, kışları İzmir’e giderek değişik işlerde çalışırlar.

2010 yılı Abdallar için bir miladın başlangıcı olmuştur. İlçemiz Kaymakamı Abdullah Küçük Bey, Abdallarımızın yaşamlarını yakından izlemiş, daha iyi geçim için çözüm yolları aramıştır.      a- Tümü Abdallardan oluşa 35 kişilik mehter takımını kurmuştur. Kulakları müziğe yatkın olan Abdallarımız mehter takımının tüm çalgıları öğrenip giysilerini giyerek Orta Anadolu’nun tam ortasında, yani Kaman’da kış yaz solmayan çiçekler gibi ilçemizi süslemişlerdir.                                    b- Peşinden 13 Haziran 2010 yılında ilk kez “KAMAN ABDALLAR ŞÖLENİNDE” mehter takımının o yanık müziği ve davul – zurna, saz – keman çığlıkları ile, “KAMAN’DA BİZ DE VARIZ,” diye haykırmışlardır.                                                                                                                      c- Uzun yıllar kurmak için çabaladığım “KAMAN ABDALLARI KÜLTÜR VE SANAT DERNEĞİNİ,” kurma fırsatını yakaladım. d- Birkaç yıl önceleri, Kırşehir Güzel sanatların müzik bölümünde okuyanlar ile lise bitirenler, üniversitelere girmeye başlamışlardı. (Şu an tahmini 10 kadar öğrencimiz üniversiteleri bitirerek Kaman Abdalları için ikinci ve en önemli bir çığırı açmışlardır. Ayrıca ilkokul, ortaokul ve liselerde okuyanların sayısı da her yıl artmaktadır)

2010 yılında Kaymakam Abdullah Küçük Bey ile Belediye Başkanımız Erhan Talu’nun başlattıkları ABDALLAR ŞÖLENİ Anadolu ve dışarda çok büyük yankılar yaratmıştır. Ertesi yıl Kaymakamımız Abdullah Küçük Beyin başka ilçeye atanması sonucu Kaman Abdallar Şölenini Belediye Başkanımız Erhan Talu Bey ancak 3 yıl daha yürütebilmiştir.

Yetim kalan, yalnız bırakılan, et tırnak örneği birlikte yaşadığımız Abdal komşularımız ilgi bekliyor, hizmet bekliyor, sevgi ve saygı bekliyorlar. İlk Abdallar derneğini kurarak dernek yöneticisi olarak çalıştım. Dışardan gelen konuklarımızı gezdireceğimiz, haftada bir kez olsun kendilerini ziyaret edip sohbet toplantılarına katılmayı ve kulaklarımızın pasını açacak bozlak ve türkülerimizi dinleyebileceğimiz Abdallar mahallesinde, çalışma odalarının, okuma odasının ve bir toplantı salonunun olduğu kültür sitesinin yapılmasını çok istedim. Bu isteğim olmadı, fakat hala Abdallarımıza yakışır bir KÜLTÜR SİTESİNİN yapılması çağrıma, kurumların veya özel kişilerin kulak vereceklerine inanıyorum.

Dişin tırnak çalışarak, kredi alarak birkaç ailenin aldığı arabalar bile söylenti konusu olmuştur. Oysaki onların da en doğal ve yasal hakları olan bu gelişmeyi doğal görüp hayırlı olsun dileklerimizi sunmamız gerekmez mi?

Sonuç olarak, Kültür hazinelerimize yardımcı olarak, insanca yaşamalarına yardımcı olmalarınızı bekliyoruz.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Bir Cevap Yazın

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.