Sana Muhtacız Atam! (64’üncü Kasım)

Yaşar Şahin
Yaşar ŞAHİN: Emekli öğretmen, Şair ve Araştırmacı. Bu zamana kadar çok sayıda gazete ve dergide makaleleri yayınlandı. Kaman tarihi, kültürü ve yaşantısı üzerine çok fazla kaynak ve bilgiye sahip.
12.11.2019
579
A+
A-

Sana Muhtacız Atam! (64’üncü Kasım)

Türk Ulusuna Kasım ayı kara gelir. Her 10 Kasım’da bayraklar yarıya iner. Boyunlar bükük, içler ezik, gözler yaşlı. Yaşarız 1938’in 10 Kasım dokuzu beş geçmesini. Ti sesi ile Atatürk kalplere gömülür.

Bu 10 Kasım’da Atatürk öleli 64 (81) yıl oldu. Bu kadar yıl öldük öldük dirildik, getirdiklerini korumak ona layık olmak için.

Büyük Türk Şairi Fazıl Hüsnü Dağlarca, “Uluslar büyük oğulları ile soluk alırlar,” der. Büyük oğul kavramı; yaptıkları, yarattıkları, bildirdikleri, ürettikleri ve halka verdikleri ile tarihe geçenler olarak algılarız.

O, eserlerini bize emanet etti, “Mensubu olduğum millet beni anlar,” diyerek. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.

(Şad: Farsça kelime olup Türkçesi ruhu memnun olsun, sevinsin anlamındadır.)

Atatürk ilke ve devrimlerinin bilincine erdik mi?

İlke ve devrimlerini içlerine sindiremeyenler, ölümünden sonra cesaretlendiler. İlkelerine, devrimlerine ve Atatürk’e dil uzattılar. Boynumuzu uzatıp köşemizde kaldık, “İt ürür, kervan yürür,” dedik.

Meydanları din simsarlarına, softalara, yobazlara, oy avcılarına bıraktık. Kafalarımız hep yükseklerde, gökyüzünde, halktan hep uzaklardaydık. Oysa gökyüzünden kuşlar bile inmiyordu. Kokuşturduğumuz Mustafa Kemal’in Ankara’sına…

10 Kasım 1970 Cumhuriyet Gazetesi’nden aktarıyorum. Ozan Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiirini.

KUŞLAR

Bir özgür ülke arıyorlardı bir özgür çiçek,

Göçü güzeldi kuşların.

Dağ mı, orman mı, ova mı ha

Günü aydınlıkla gün edecek…

Kanatları varda yoktu yurtları

Kirlenmemiş buğdayı aralarken

Hicaz arkalarda kaldı,

Irak, Ürdün arkalarda

Güneşle kar

Birbirine karışsın isterlerdi

Gagalarında yaşamak

Bir ışığa değil, bir var oluşa acıkmışlardı

Dalandı dalandı dalandı öncü kuş

Dedi vardık Ankara’ya

Yok inmeyelim,

Mustafa Kemal’den sonra burası kokmuş…

Kokuşmuşluğundan dolayı kuşların bile inip konmak istemedikleri o günün ANKARA’sı.

Şimdi baştanbaşa bütün ülkeyi kokuşturdular. Dolandırıcısı, oy avcısı, kapkaççısı, köşe dönmecisi, yalancısı, talancısı, hortumcusu, adam kayırıcısı, ocusu-bucusu hepside vatan batırıcısı…

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR  Suçlu Bulundu!

Eğitimi kimler bozdu?

Gençlerin bir bölümünü mezara bir bölümünü de tutuklu evlerine yollayanlar. Bu gençlerimizin beynini yıkayanlar kimler? Elimiz bağlı dilimiz tutuk, dizlerimiz titrek benzimiz soluk, korka korka seyretmedik mi ölümü kalımı.

Kimler hazırladı.

Tabancalı, bıçaklı, bombalı gösteriler. Okullarda sokaklarda olay çıkaranlar kimler? Yurt sevgisi, bayrak sevgisi adına, düşünce adına, can verenlerin sorumlusu kimler? Sanki bu topraklarda bir Mustafa Kemal yaşamamış gibi. Halimiz ne olacak mı deyip Atam, sana mı şikâyet edeceğiz? Ah! Şimdi sen olsaydın! Resmine bakıyorum kaşlarını çatmışsın kıvılcım saçan gözlerinle.

-Bana mı soruyorsunuz? Hala mı benden medet umuyorsunuz? Sizde kan yok mu? Akıl yok mu? diye çıkışmak üzeresin.

Sana mahcup değil rezilde olduk Atam! Bu böyle gitmez. Gidemezde! Daha ne vakte kadar bekleyeceğiz. İstediğin ilke ve devrimlerin doğrultusunda harekete geçmeyecek kadar güçsüz, miskin, uyuşuk muyuz. Bataklaşmaya, kokuşmaya yüz tutan sular dalgalanmalı, viyaklayıp duran kurbağalardan temizlenmelidir.

Ey Türk Gençliği!

Barışı kardeşliği, sevgiyi saygıyı, insanlığı öğrenebiliyor ve öğretebiliyorsan, senden daha çağdaş daha yurtsever daha kutsal bir varlık düşünemiyorum. Tek vücut olarak özümüz sözümüz doğru olmalı ki Atamız rahat uyusun.

10 Kasım 2002 – Ankara

Kaynak: Kaman Ak Haber Gazetesi, 13 Kasım 2002, 126. Sayıda yayınlanan yazı.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Bir Cevap Yazın

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.