Türk Bayramı Nevruz
Milletlerin oluşumunda dil, din, tarih kadar geleneklerin de önemi büyüktür. Bunu çok iyi bilen iç ve dış düşmanlar, milletlerin sahip oldukları, dini ve milli gelenekleri bozmaya ve yok etmeye çalışmaktadırlar.
Günümüzde amacından saptırılmaya çalışılan, ancak binlerce yıldan beri ufak tefek değişikliklerle birlikte, bütün Türk topluluklarında coşku ile kutlanan Nevruz Bayramı geleneği olan, köklü, milli, kısmen inanç motifleri taşıyan bir gelenektir.
Nevruz; Türk insanını birbirine kenetleyen, bağlayan, Ergenekon’dan demir dağları eriterek dirilen atalarının ruhlarıyla yanan bir ateştir. Bu ateş, hiç sönmeden binlerce yıl yandı ve gelecekte de kıvılcımlarından binlerce gönlü tutuşturarak “ortak kültür ocağı”nda binlerce ruhu ısıtacaktır. Türklerin Ergenekon’dan çıkış günü sayılan bu gün, Türk dünyasında, Türkistan’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan Balkanlar’a kadar binlerce yıldır kutlanmaktadır.
İşte bu önemli bayram, Türk kültürü bünyesinden kopartılmak istenmekte ve bu konuda çeşitli fitne ve bozgunluk çıkarılmaktadır. Böylece bayramların bizatihi özünde var olan kardeşlik, karşılıklı saygı ve sevgi ortadan kaldırılmak istenmektedir. İnançlı ve ülkesini seven kardeşlerimiz bu oyuna gelmemelidirler.
Öncelikle ve altını çizerek bir defa daha belirtelim ki, Nevruz öz be öz bir Türk bayramıdır. Bu kutlu gün dünyanın neresinde bir Türk varsa orada binlerce yıldır kutlanmaktadır.
YENİ GÜN
Nevruz’un ne olduğunu, ne zaman ve nerelerde kutlandığını tarihi kaynaklar ve araştırmalar kesin olarak belgelemiştir. Bütün bayramların, dinî ve millî bir inanıştan, o toplumu ilgilendiren ortak bir hatıradan, geleneklerden, duygulardan ve tabiatın insanlara etki eden bir olayından doğduğuna inanılır. Tabiatla iç içe, kucak kucağa yaşayan, toprağı “ana” olarak vasıflandıran Türk’ün düşünce sisteminde “baharın gelişi” elbette önemli bir yere sahip olacaktı. Nevruz, yani “Yeni Gün”, insan ruhunun tabiattaki uyanışıyla birlikte kutladığı bir bayramdır. Türk dünyasının kuzeyinden güneyine, batısından doğusuna kadar uzanan engin coğrafyada yaşayan toplulukların tamamı tarafından yaygın olarak kutlanır. Kısacası Nevruz Bayramı, tüm Türk coğrafyasında yeni yıldır. Baharın gelmesi ile birlikte tüm tabiatta yeni bir hayatın başlamasını müjdeler. 1990 yılında bağımsızlıklarını ilan eden Türk Cumhuriyetleri’nde Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan ile Rusya Federasyonu bünyesindeki Tataristan, 21 Mart Ergenekon / Nevruz Bayramı’nı “Milli Bayram” olarak ilan etmişlerdir. Türk kültüründen kaynaklanan Ergenekon / Nevruz bayramı, her yönüyle Türk gelenek ve görenekleriyle zenginleşmiş ananevi ve temeli beş bin yıllık Türk tarihine dayalı milli bir bayramdır. Türkiye’de de 1991 yılında Türk Dünyası ile birlikte ortak bir gün olarak resmi tatil olmaksızın bayram ilan edilmiştir.
OĞUZ BAYRAMI
Türkün olduğu bütün diyarlarında bu bayramın coşkuyla kutlanmasına büyük önem vermektedirler. Oğuz Han’dan itibaren kutlandığı anlaşılan Nevruz Bayramı, “Oğuz bayramı” olarak da kayıtlarda geçmektedir. Bu bayram geldiğinde insanlar yeni elbiseler giyerek yeni bir hayata başlamış gibi olurlar. Eski kültürümüze göre tüm örf adetler uygulanır. Türkmenistan’ın bayrağının yeşil olması bu bayramla alakalıdır. Yeşil tabiatı ve canlılığı simgeler. Aynı zamanda da bu bayram renklerin ve canlılığın bayramıdır. Bayramdan önce evler temizlenir, pilavlar, tatlılar, çörekler, börekler yapılır ve sevilen dostlar, akrabalar eve davet edilir. Bazı bölgelerde Nevruz’a özel saf buğdaydan “semene” isimli tatlı yapılır ve tüm komşulara ve tanıdıklara dağıtılır. Bu yemeğin yapımı yaklaşık 24 saat sürer. Sofralar özellikle meyve sebzelerle süslenir. Nevruz’da geleneksel oyunlar oynanır ve çeşitli şakalaşmalar yapılır. At yarışları, güreş, milli danslar ve Türkülerle, coşku doruğa çıkar. Çocuklara hediyeler dağıtılır. Nevruz gecesi bu eğlenceler devam eder. O gece tutulan dileklerin gerçekleşeceğine inanılır.
KAYNAKLARDA NEVRUZ
Çin kaynaklarından Kutadgu Bilig’e, Kaşgarlı Mahmud’dan Bîrûnî’ye, Nizâmü’ı Mülk’ün Siyasetnâme’sinden Melikşah’ın takvimine kadar, Akkoyunlu Uzun Hasan Bey’in kanunlarına kadar gelen bir çizgide Nevruz ile ilgili kayıtlar vardır. Diğer taraftan Sivas hükümdarı Kadı Burhaneddin Ahmed, Safevi Türkmen Devletinin kurucusu Şah İsmail (Hataî), Osmanlılarda Sultan I. Ahmed ve Sultan Dördüncü Murad gibi hükümdarların, Mustafa Kemal Atatürk’ün; din adamlarımızdan Kazasker Bâki Efendi ve Şeyhülislam Yahya Efendilerin, şairlerimizden Kuloğlu, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Şükrü Baba, Hüsnü Baba, Fuzulî, Nev’î Efendi, Nef’î, Nedim, Hüseyin Suad ve Namık Kemal gibi şairlerimizin Fatih devri vezirlerinden Ahmed Paşa’nın; büyük Azeri şairi Şehriyar’ın ve büyük Türkmen şairi Mahdumkulu’nun tarih boyunca Nevruz bayramının gelişini “Nevruziye” veya “Bahariye” denilen şiirlerle kutladıklarını da biliyoruz. Nevruz geleneği ne Sünnilikle, ne Alevilikle, ne Bektaşilikle doğrudan doğuş bağlantısı olmayan, İslâmiyet’ten çok öncelere giden bir gelenektir. Yani bir dinin veya mezhebin bayramı değildir. Bu yüzden de herhangi bir şekilde bir mezhep adına, bir din adına, bir etnik menşe adına bağlı gösterilmesi, istismar edilmesi bir ayrılık unsuru olarak takdim edilmeye çalışılması beyhudedir. Tarihin ve kültürün bütün gerçeklerine aykırıdır.
HAİNLER İSTİSMAR EDİYOR
Bu güzel günün, en az 5 bin yıllık Türk bayra-mının, hainler ve bölücüler tarafından kendi emellerine alet edilmesi, bütün Türk dünyası için büyük bir acıdır. PKK’nın ve bu ihanetinin siyasi uzantısı olan HDP’nin, yine bir oyun peşinde olduğunu içi-miz sızlayarak izliyoruz. Bu bahane ile yine artık alıştığımız alçaklıkları sahneliyor, ihanetlerini meşrulaştırmaya çalışıyor ve meydan okuyorlar. Yaptıklarının yanlarına kalmasının şımarıklığı ile yakıp yıkıyorlar, diğer taraftan kanunu, Anayasayı ve devleti tanımadıklarını ilan ediyorlar.
NEVRUZ TOYU KUTLU OLSUN
Bir defa daha tekrar edelim: Nevruz, dünyanın neresinde olursa olsun, mezhebi ne olursa olsun bir Türk bayramıdır. Nevruz; Türk insanını birbirine kenetleyen, bağlayan, Ergenekon’dan demir dağları eriterek dünyaya yayılan atalarının ruhlarıyla yanan bir ateştir. Bu ateş, hiç sönmeden binlerce yıl yandı ve gelecekte de binlerce ruhu ısıtacaktır.
Aynı zamanda baharın müjdecisi olan Nevruz´un Türk kültürüne yakışır bir şekilde, birlikberaberlik içinde ve coşkuyla kutlanması dileği ile Türk milletinin Nevruz toyu kutlu olsun.