Üniversiteye giriş sınavları kaldırılmalıdır

Sınavlar hayatımıza öyle çok yerleşmiş ki sınava girmeden üniversiteye ya da iyi bir liseye veya kamuda bir işe giremeyeceğimizi kabullenmiş görünüyoruz.

19-20 Haziran 2021 tarihinde yapılan üniversiteye giriş sınavına (YKS) 3 milyona yakın genç girdi. Bu gençlerin büyük bir kısmı açık öğretim fakültesine ve meslek yüksek okullarına yerleştirilecek. Mezun olanların büyük kısmı da KPSS’na girerek atama bekleyecek. Yani bir fakülte ya da yüksek okul mezunu olmaları beklentilerine cevap vermeyecek.

Oysa birçok ülkede üniversite sınavı yok. Birkaç saatlik sınavlarla gençlerin yetenekleri ölçülmüyor; ya da birkaç saatlik sınavdaki başarıları ya da başarısızlıkları gençlerin tüm hayatlarına yön vermiyor.

Bu ülkelerde çocuklar sıfır yaşlarından itibaren sistemli bir eğitimle hayata başlıyorlar. İlköğretim ve ortaöğretimde iken etkili bir yönlendirmeye bağlı olarak, uygulanan eğitim programları ve müfredat ile eğitime alınan çocuklar, ortaöğretim başarı ortalaması ve ilk ve ortaöğretimin sonunda yapılan bitirme sınav sonuçları ve tespit edilen yetenekleri doğrultusunda yüksek öğrenime alınıyorlar. Yani her isteyen istediği fakülteye gidemiyor. Her fakültenin ilk ve orta öğretimden beri belirlenip tespit edilen standartları var. Bir fakültenin belirlediği standartlara uymayanlar o fakülteye kabul edilmiyorlar. Yani üniversiteye girişlerde sınavın olmaması, üniversitelerin her başvuranı kabul etmesi anlamına gelmiyor. Esasen üniversiteye girişlerin sınavla olmadığı ülkelerde gençlerin okul öncesi çağlarından itibaren sıkı bir temel eğitimden geçmesi ve yetenekleri ve orta öğretim başarı puanlarına göre doğru yönlendirilmeleri sebebiyle orta öğretim zamanlarından itibaren üniversiteye gidip gitmeyeceklerini ya da hangi üniversiteye gidebileceklerini biliyorlar ve üniversite kapılarında yığılma olmuyor. Üniversiteden mezun olunca da işsiz kalmıyorlar.

Elbette sınav bir ölçme değerlendirme yöntemidir. Fakat yüksek öğrenim çağına kadar 17-18 yıl eğitim alan bir gencin hayatına veya hangi mesleğe sahip olması gerektiğine birkaç saatlik sınavlarla yön vermek doğru değildir.

Bu sebeplerle Sayın Devlet Bahçeli’nin 29 Haziran 2021 tarihli Meclis Grup Konuşmasındaki “Üniversite sınavlarının kaldırılması ve gençlerin orta öğretim çağından itibaren belirlenecek başarı durumları ile yetenekleri dikkate alınarak yüksek öğrenimlerine devam etmelerinin gerektiği; çoktan seçmeli test soruları ile Türk gençliğinin karakter ve kabiliyetini değerlendiremeyeceği, onların bir nevi yarış atı gibi görülmemesi gerektiği,” yönündeki sözleri çok mühim olduğu kadar, olması gereken doğru bir duruma da işaret etmektedir.

Üniversiteye giriş sınavının kaldırılmasına karşı olanlar klavye arkasından ortalığı kuru gürültüye boğmak yerine, bu konuda fikirleri varsa, başka çözüm önerileri varsa, düşünebiliyorlarsa hemen açıklamalıdırlar.

Gençlerimizi, ailelerini ve toplumu endişe içinde bırakan doğru bir ölçme ve değerlendirme yapamayan mevcut YKS ve LGS sınavları kaldırılmalı ve okul öncesi eğitim süreci de dikkate alınarak, bir an önce doğru bir eğitim ve öğretim modeliyle gençlerin ilgi alanına uygun olan ve sınavsız olarak başlayıp devam edecekleri üniversite eğitimine kavuşmaları sağlanmalıdır.